12 Şubat 2011 Cumartesi

Kuzen tülayın lahmacun böreği

                                     Kuzen Tülay 'ın Lahmacun böreği


Kuzenim'in yaptığı enfes ve pratik bir tarifi sizinle paylaşmak istiyorum .Tarif azıcık değişti hafiften kendi yorumumu da katdım ama çok lezzetli denemeye değer diye düşünüyorum.


Malzemeler :Yufka( ben hazır yufkadan yapıyorum malum çalışan bir kadın olduğum için pek vakit bulamıyorum artı bilmiyorum da. .:) , 3-4 adet kuru soğan , 500-750 gr arası kıyma, 2 kaşık domates salça ,3-4 adet domates , 3 adet ber,köri, pul biber,kuru nane,yenibahar,kimyon,karabiber,tuz,kimyon,kekik ,sıvıyağ



Öncelikle yufkaları önce ortadan ikiye sonra dörde sonra  sonra her dördüde ikiye bölerek üçgen yufkalar haline getiriyorsunuz. İç malzemesini hazırlmak için tavaya( ben vok tava kullanıyorum daha pratik diye düşünüyorum .) küp düp doğradığınız soğanları çok az zeytinyağı ile birlikte pempeleşinceye kadar kavuruyoruz, hemen biberleri ekleyip soğanla 3-4 dakika daha kavuruyoruz.Ardından kymayı ekliyoruz , ve kıymaların piştiğini anladıktan sonra  baharatları ekliyoruz , sırasıyla pul pul biberi,karabiberi,naneyi,yenibaharı, kimyonu,kekiği,,köriyi ve tuzu ekleyip  salçayı koyuyoruz , 2 dakika daha pişirdikten sonra küp küp doğradığımız domatesleri koyup hafif suyu çektikten sonra biraz soğumasını bekliyoruz.
Kalın sigara böreği  şeklinde sarıp ucnu suyla yapıştırıp arkasını çeviriyoruz. Yumartalarını sürüp böreğin karnına bir çizik atıp fırına veriyoruz öncedel ısıtılmış 175 C lik  fırına 30-35 dakika  pişmesi için fırında pişmesini bekliyoruz.Afiyet olsun .

10 Şubat 2011 Perşembe

Sağlıklı ve lezzetli balık yemek istiyorsanız buğulamayı tercih edin.Ve iki çeşit balık buğulama tarifi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik'in  yaptığı açıklamanın bir kısmını aktarıp lezzetli bir buğulama tarifi vermek istiyorum.


Sayın Berik'e göre  ''Haftada üç kez düzenli balık ve diğer su ürünlerinden tüketme vücudun tüm gereksinimini karşılıyor, her gün tüketmenin ise bir zararı olmuyor. Balık etinin yağ içeriğini temel olarak uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri oluşturur. Bu yağ asitleri göz sağlığı, kanın akışkanlığı, beyin fonksiyonları, kalp krizi, kalp damar hastalıkları, damar sertliği, depresyon, migren, eklem romatizmaları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve tansiyon ile kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir.''Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik, söz konusu olumlu etkilerinin sağlanabilmesi için haftada en az 300 gram yağlı balık tüketiminin önerildiğini, uzmanların hamilelik ve emzirme döneminde olan kadınların anne ve çocuk sağlığı açısından haftada en az 3-4 kez balık tüketmesi gerektiğine işaret ettiğini kaydetti.



Halk sağlığını koruyacak başlıca doğal ilacın su ürünleri olduğunu vurgulayan Berik, bu ürünlerin bebeklerden, yaşlılara, hastalardan, sporculara, hamilelerden kısırlık tedavisi görenlere kadar herkesin sofrasında yer alabilecek koruyucu ve destekleyici ender gıdalar arasında bulunduğunu söyledi.








Karadenizde olup bu nimetten  faydalanmamak ayıp olurdu. Balığı sürekli tüketmek önemli ama nasıl tüketildiği de çok önemli. En lezzetli olanlarında biri tavası yani kızartması ama çok yağlı olduğunu ve ağır olduğunu düşünüyorum.Onun yerine buğulamayı tercih ediyorum. Buğulama denince annem'in yaptığı hamsi buğulama gelirdi ve pek sevdiğimi söyleyemem ama burada yeni bir buğulama var evdede yapılması hem kolay hem çok lezzetli. Balık kokusuda oluşmuyor ve çabuk pişiyor şimdi iki çeşit balık tarifi vermeye çalışacağım biride benim evde balık yaparken özellikle lüfer yada çupra pişirirken yapmayı tercih ettiğim tarif diyebilirim.
Yukarıda bakır tavanın içinde gördüğünüz evinizin dışarısında  restaurant da buğulama istediğinizde gelen ama evde de rahatça yapabileceğiniz bir yemek..
 

Malzemeler: Domates, maydonoz,biber( yeşil veya çarliston) tereyağ , balık (lüfer ,mezgit,çupra ,barbon vsvsvsv ) kaşar peyniri ,sıcaksu



Yeşil biberi , domatesi tereyağ ile hafif kavurup bakır tavada veya yanda kızkardeşime gelen serviste gibi güveç topraksı bir tava yada kapta biraz sulanıncaya  kadar pişiriyorsunuz üzerine (büyük balıksa) kılçığı alınmış balıkları koyup  biraz bekliyorsunuz üzerine bir miktar çok taşmayacak şekilde sıcak su ekleyip  iyice dometesin özünün balıkla birleştiğini anladığınızda kaşar peyniri üzerine koyun ve eridikten sonra maydonozlar ile servis yapın .Afiyet olsun .
Balık kokusu kalmadığı gibi ev de muhteşem kokuyor ve parmaklarınızı yiyecek kadar lezzetli oluyor .



Ebru'nun tarifi


Balık (çupra, levrek), tereyağ , defne yaprağı, soğan, biber,patates,domates ve domates sosu, sarımsak ,

Soğanları halka halka kesiyoruz ve folyonun üzerine diziyoruz  bir iki halka patates, domates  ve jülyen doğranmış biberide ekliyoruz üzerine temizlenmiş balıkları karnından ortadan yararak  yatırıyoruz. Balığın karnına fındık büyüklüğünde tereyağları koyuyoruz .Sonrasında solungaçlarına , karnına ve folyonun içine sarımsakları bolca koyuyoruz  Limon dilimlerini ve bir iki defne yaprağınıda koyup üzerine biraz domates sosu döküp folyoloru kapatıyoruz. Her bir balık için ayrı folyoda bu işlemi yaptıktan sonra folyoloyu tepsiye dizip üzerlerine bir iki yerden küçük delikler açıp en az yarım saat fırında pişiriyoruz.Hem çok sağlıklı,  hem de eviniz balık kokusuna maruz kalmadan nefis bir kokuyla sarmalanıyor.Afiyet olsunnn.


9 Şubat 2011 Çarşamba

KARADENİZ VE TRABZON MUTFAĞI


Trabzon iline ilk geldiğimizde Beşirlideki Serender Restauranda oturmuştum ve sabah 11:00 gibi ne yiyebileceğimi sordum .Garson bana Haşlamayı önerdi. İçerisinde ne olduğunu sorduğumda, et ve et suyu olduğunu söyledi .O saatte et fikri bana cazip gelmedi. Ama garsonun ısrarı üzerine peki dedim. Geldiğinde o kadar sevdim ki! 2-3 saat sonra bir tane daha istemiştim . Çok lezzetliydi. Ve lezzetini tereyağ'dan aldığını düşünüyorum. Bölgede Hamsi,karalahana, mısır unu ve Kuymak Trabzonda beslenmenin temelini oluşturuyor diye düşünüyorum. Hamsiyi öyle farklı tutuyorlar ki .Restauranda ne yiyebileceğinizi sordugumuzda .Balık , Hamsi, Et ve Tavuk diyorlar :) .Masaya genelde Minzi denilen çökelek benzeri peynir geliyor ve duyduguma göre sık tüketilen bir peynir, hemen her öğün yenirmiş. Tereyağı bölgede çok tüketiliyor hemen hemen her yemege koyuluyor ve hakikaten lezzetini tavan yaptırıyor. Vakfıkebir 'in tereyağı oldukça ünlü pastorize edilmiş ve markalaşmış .Ben yinede molozdaki Kadınlar pazarında satış yapan kırmızı yanaklı önünde 1-2 parça tereyağı bulunan teyzelerden almayı tercih ediyorum.Mısır unu oldukça sık kullanılıyor. Mısır ekmeği peynirli,minzili, yumurtalı, kabaklı, yağlı pide, hamsiliekmek, cumur denilen pide, en ünlü yöresel yemeklerdendir. Sabah kahvaltılarında un çorbası denilen Trima  içilirmiş.Genellikle sabah yada öğleyin yenilen kuymak yörenin en sevilen yemekleri arasındadır. Kuymak yapmak için tereyağ eritilir ve mısır ununa su katılır ve bulamaç kıvamına gelinceye değin kaynatılır. İçine isteğe göre peyniri bol miktarda eklenir .
Minzi, süt, haşlanmış ısırgan otu konularak pişirilir.Sanırım bunu kayınvalidemden duymuştum.Eşim ordulu ve onlarında yaptığı ve sevdikleri bir çorba. Kuskusu andıran çimdik makarnası da oldukça yaygın bir yemektir. karalahana çorbası ve balık çorbası da en sevilen ve en sık tüketilen çorbaların arasındadır.
Karalahana yığması da yörenin ilginç yemeklerindendir: İnce ince doğranan lahana tuzlanarak 15-20 dakika suda haşlanır, sonra süzülür. Ayrı birkapta soğan, salça ve kıyma kavrulur. Önceden pişirilen kuru fasülye ve lahananın içine bir çay bardağı pirinç eklenerek bir arada pişirilir. Ben pek sevemedim bunu ama bölgede sevilen yemeklerden biri.

Evett Hamsiye gelelim en son Hamsili pilav yedikten sonra hamsi ve pilav yan yana gelir mi ya demeyi bıraktım. İyi yapılan bi yerde yapılırsa afiyetle yenir.Buğulaması, pilavı, dolması,haşlaması, Hamsi kayganası, hamsi kuşu denen köftesi ,tavası karadeniz mutfağının vazgeçilmez yemeklerindendir.
Hamsi kayganası, hamsi kuşu denen köfte, turşu, turşu kavurması özellikle kış aylarında tercih edilir. Yörede tomara denen yabani bir bitkiden salata ve turşu yapılır. Sıkılarak suyu süzülen turşular, suda haşlanır, tereyağında kavrulur. Üstüne minzi eklenir.

Hamsi Kuşu: Hamsiler kılçıkları çıkarıldıktan sonra tuzlanıp mısır ununa bulanır. Soğan, nane ve maydanoz ince ince doğranarak iç hazırlanır. Birkaç hamsi avuca alınır, ortalarına hazırlanan iç konur. Balıklar çiğ hamurlaörtülür, yassılaştırılarak köfte biçimi verilir.Çırpılmış yumurtaya bulanarak tavada kızartılır.

Akçaabat köfte: 1930 yıllarında Akçaabat'lı lokantacılarının ortaklaşa yaptıkları, etlerin (Öküz ve Dana) bir araya getirilerek bir arada çekilen kıyma birbirlerine bağlanabilmesi için belirli ölçüde ekmek ve az miktarda sarımsak karışımı ile kendilerinin yemesi için yaptıkları köfteden çok büyük bir damak zevki yakalamışlardır. Bu damak zevkini artık lokantalarda kömürlü, ızgaralı ocaklarda pişirilmek kaydıyla öncelikle bölgeye tanıtımı yapılmıştır ve o tarihten günümüze kadar tüm dünyaya tanıtımı sağlanmış olup Akçaabat Belediyesi tarafından her yıl Ağustos ayında belirli gününde Festival olarak tanıtım için gerekli şenlik ve şölenler sürdürülmektedir.

KARADENİZ MUTFAĞINDAN YEMEK TARİFLERİ




LAHANA SARMA

Karalahana yaprakları haşlanır, suyu atılır. 2. su ile tekrar haşlanır, çıkarılıp sudan geçirilir. Parça et satırla küçük parçalara ayrılır. İçine soğan, domates, maydanoz, karabiber, tuz, pirinç yoğrularak yapraklara sarılır. Yeniden pişirilir. Trabzon'da yakın zamana kadar pirinç yerine mısır yarması (şoromul adı verilen el değirmeninde kabaca öğütülmüş mısır taneleri) kullanılırdı. Tenceredenin dibine yemeğe lezzet vermesi için büyük etli kemik parçaları konulurdu.

LAHANA KAVURMASI

Lahanalar yıkanp haşlanır, suyu dökülür. Trabzon yağı ile bir miktar içyağı bir sahanda eritilir ve bol miktarda soğanla kavrulur. Haşlanmış barbunya fasülyesi, tuz ve biber ilave edilip kavurmaya devam edildikten sonra en son lahana katılır. Kısa bir süre daha karıştırdıktan sonra sıcak olarak yenilir.


LAHANA DİBLESİ*

Karalahana seçilip haşlandıktan sonra süzlür. Bir tencerede bol soğan ve yağ kavrulur. Haşlanan lahananın yarısı tencereye konulur. Üstüne küp küp doğranan patatesler ve pirinç, karabiber tuz ve kalan lahana eklenir. Bir bardak suyla ağır ateşte pişirilir. Pişirildikten sonra bir kere karıştırııp servis yapılır.

* Ordu, Giresun ve Batı Trabzon

HARHAŞİ (DUDEYİ)*

Saplı karalahana yemeğinin Hopa'daki adı "harhaşi" (haşlama) dır. Arhavi ve batısında ise "dudeyi" (karalahana sapı) adı verilir. İlk önce saplı karalahana haşlanır, suyu dökülür. Yeniden taze su konulur ve haşlanır. İkinci haşlamada iç yağı (alima), acı biber (laşani pipeyi), sıvı yağ (yada tereyağ), tuz konulur. İyice pişirilir, piştikten sonra bir tepsiye çıkarılır. Kökler yanyana sıralanır. Üstüne bol ceviz, bir sahanda 4-5 diş sarmısak, tereyağı atılır. Yemeğin suyundan ilave edilip kaynatılır. Tepsinin üzerine dökülür. Sıcak mısır ekmeği ile yenilir.

* Laz yemeği

LAHANA EZME/VURMA*

Köksüz karalahana haşlanır suyu dökülür. İkinci defa su tazelenir. İç yağı, acı biber, terayağı yada sıvı yağ, tuz konulur. İyice pişirilir. Piştikten sonra ezilir. Yakın zamana kadar bzme işinde otantik mutfak gereçleri kullanılırdı. Trabzon köylerinde "gudal" adı verilen ahşap mikser Rize ve Artvin sahilindeki Laz köylerinde ise "kirza" adı verilen şekil olarak farklı ahşap alet kullanılır.
* Tüm Doğu Karadeniz

LAHANA ÇORBASI*

Ayıklanan lahanalar, el ile küçük parçalara ayrılır, sonra yıkanır. Lahana parçaları kaynar su içine atılır. Lahana haşlanan su dökülür. Yeniden su kaynatılır, ıılık suda bir gün bekletilmiş fasülyeler bu suya atılır ve yeniden haşlanır. Büyük parçalı mısır yarmaları, büyükçe bir kemik parçası (günümüzde et suyu), haşlanmış lahana parçaları ve iç yağı ve çok az mısır unu- arzu edilirse kırmızı biber- ilave edilirek pişirilir.

*Tüm Doğu Karadeniz

LAHANA TURŞUSU*

Haşlanan lahanalar, bidonlara su, sarmısak ve acı biberle birlikte doldurulur. İki hafta bekletildikten sonra soğanla kavrularak yenilir.
* Batı Trabzon, Ordu, Giresun

LAHANA YEMEĞİ*

Yıkanıp küçük parçalara ayrılan lahana yaprakları, kaynar suda haşlanırlar. Haşlanan su dökülür. Başka bir encerede haşlanan suya içyağı, kıyma, doğranmış soğan, tuz , mısır yarması - yöreye göre fasülye- ilave edilirek pişirilir.

LAHANA GULİYA *

Lahanalar önce ayıklanıp bol su ile yıkanır. Saplarıyla birlikte büyük parçalara ayrılarak bol tuzlu suda, bir kremul vasıtasıyla, bahçedeki gorelin yada evin hayatında bulunan ocağın tavanına bağlanmış olan orta boy kazanda haşlanır. Pileki ya da bir tepsinin dibi yağlanır ve üzerine bayatlamış mısır ekmek artıkları dökülür. Lahananın haşlama suyuyla mısır ekmekleri ıslatılır. Üzerlerine lahana yaprakları serildikten sonra üzerine kızdırılmış yağ gezdirilip saçayğın üzerinde hafif odun ateşinde pişirilir.

YABANİ LAHANA (GALDİRİK) YEMEKLERİ*

*Ziraati yapılmayan yazın bahçelerde kendiliğinden yetişen "galdirik" karalahanaya benzer bir ottur. Ordu civarında "galdirik" daha doğuda yabani lahana adı verilir.

Galdirik yemeği:Temizlenip yıkayıp soğuk suda haşlanır ve süzülür. Yeşil soğan ve pırasayla kavrulur.

Galdirik turşusu:Yıkanıp, haşlanan galdirik soğutulduktan sonra tuz, sirke ve sarmısakla birlikte bir kavanoza konulur. Yedi gün bekletildikten sonra sofraya çıkartılır.

Galdirik dolması (Sarması): Aynı karalahana sarması gibi, galdirik yaprağı kullanılarak dolmasıda yapılır.

YOĞURTLU PEZÜK*

Pezük ilk önce seçilip temizlenir, haşlanır, süzülür. Yağda kavrulan pezük hafif ılınınca üstüne sarmısaklı yoğurt dökülür. Fatsa, Kumru köyünde bu yemeğe “borona” adı verilir.

* Ordu,

PAZI BURMALISI*

Haşlanmış pazıların, soğanla kavrulduktan sonra bir hamurun içerisine konulup tepside pişirilmesiyle yapılan bir tür börektir.

PAZI YEMEĞİ

Pazılar önce ayıklanır daha sonra haşlanır. İnce parçalara ayrılan pazılar Ordu civarında salça, soğan ve yağla kavrulup içine bulgur ve baharat katılarak, Trabzon civarında ise soğan yağla kavrulup içine mısır yarması, nane, soğan (çok eskiden yabani soğan), kılçıkları ayıklanmış hamsi ilave edilerek yapılılır. Sıcak yada soğuk yenebilir.

*Ordu, Rize arasında yapılır.

PAZI KAYGANA*

Yıkanıp, küçük parçalara ayrılan pazılar, ince doğranıp tuzlanmış soğanlar, nane, maydanoz, yumurta ve mısır unu ile karıştırılarak bir tavada iki taraflı kızartılır. Pazıya Lazca sotoliya, Trabzon Rumcası Lames, Giresun Türkçesinde ise Pezük adı verilir.
* Tüm Doğu Karadeniz

SAKARCA YEMEKLERİ*

Sakarca mıhlaması: Sakarca temizlenir, haşlanır ve süzülür. Soğanla ve baharatla kavrulur. Kavrulan sakarca bir kez karıştırılır ve üstü kapatılıp 10 dakika bekletildikten sonra yenmeğe hazırdır.

Sakarca Kayganası: Mıhlaması gibi haşlanır, temizlenir ve süzülür. Suyu kalmayacak şekilde süzüldükten sonra börek tavasında önlü arkalı yumurtayla beraber kızartılır.

Sakarca Turşusu: Sakarca temizlenip, haşlanıp, süzüldükten sonra soğutulur. Bir kavanoza sarmısak, biber ve sirkeyle konulur. 3 gün bekletilir.

Çöklüce Çorbası: Fatsa’nın Kumru Köyü’nde (Kaynak: Necla Demiröz) Sakarca’ya Çöklüce denilir. Doğranan çöklüceler, kavrulan soğan ve salçanın içine atılır. Üstüne pirinç, tuz ve su eklenip çorba kıvamında pişirilir.

*Taze sarmısağa benzer, yaprakları daha incedir. Mıhlaması, kayganası, çorbası ve turşusu yapılır. Ziraati yapılmayan, bahçelerde kendiliğinden yabani olarak yetişen sakarca ilkbahar mevsiminde toplanır ve tüketilir. *Ordu - Trabzon arasında yenilir.

MANTAR (TİRMİT)*

Mantara benzeyen, beyaz, sarı, krem rengi olmak üzere çeşitli formlarda yabani olarak yetişen yöreye özgü bir bitkidir. Haşlanarak bol soğan ve yeşil biberle kavrulur. İsteğe göre yufka rasına konularak da yenilir. Fatsa’da soğan, yeşil biber, domatesle kavrulur ve içine mısır ekmeği doğranır. *Trabzon'un batısı, Ordu, Giresun

KEŞKEK*

Yörede buğdaya “keşkek” adı verilir, düğünlerde yapılan bir yemektir. Akşamdan bir tencerede ıslatılan keşkek bir gün sonra haşlanır ve ilk suyu süzülür. Ayrıca pişirilen tavuklar, kemiklerinden ayrılarak paraçalanır ve keşkek içine atılır. Birlikte pişirilen karışım servis yapılırken üstüne tereyağlı salça eritilir.

*Tüm Batı, ve Orta Karadeniz'de Trabzon'a kadar yapılır. Trabzon'da ise sadece Şal Pazarı (Ağasar) bölgesinde yapılır. Trabzon, Rize, Gümüşhane ve Artvin sahilinde bilinmez ve yapılmaz.

HAMSİLİ PİLAV*

Temizlenip , yıkanan hamsilerin kılçıkları hamsiler parçalanmadan çıkartılır. Otantik olarak yapılmak istenirse pilekiye, günümüzde ise tepsi yada güvece, hamsiler sırtları tabana bakacak şekilde yanyana dizilirler. Yağda kavrulan soğana, fıstık, kuru üzüm, tuz ve pirinç ilave edilirek iç pilav pişirilir. Pilava az miktarda şeker ve karabiberde katıldıktan sonra pilekideki hamsilerin üzerine yayılırlar. Tepsinin en üst kısmına kalan hamsiler sırtları tavana bakacak şekilde dizilir. Üstüne sıcak tereyağı dökülen tepsi saçyağaı yada fırında pişmeye bırakılır. Hamsiler kuruyup kızardıklarında yemek hazırdır. Lazca "kapçoni pilavi" denilen bu yemeğe Hopa civarında üzüm ve fıstık konulmaz.

* Tüm Doğu Karadeniz

HAMSİ KAYGANA (KARGANA)*

Mısır unu, buğday unutuzlanmış hamsi, maydanoz, süt, yumurta, yağ ve tuz. Tüm bu maddeler doğranarak inceltilir. Biraz sıvı yağla ağır ateşte suyunu çekene kadar pişirilir. Laz bölgesinde maydanoz yerine "kinzi" adı verilen kokulu yöresel bir ot kullanılıp kayganaya süt konulmaz yerine domates, ile sivri biber ilave edilir ve kargana adı verilir. Köylerde toprak zeminli mutfaktaki ateşin üzerine üç saç ayağı kurulur . Bunun üzerinde pileki de pişirilirmiş. Yemeğin üzeri incir yapraklarıyla örtülür, bu yaprakların üzerine köz konularak yukarıdan da ısınması sağlanırmış.



*Tüm Doğu Karadeniz sahili

HAMSİLİ EKMEK*

Özü mısır ekmeği olan ve içinde az miktarda salamura hamsi karıştırılnış bulunan ekmektir. Ekmek pişirmeye tahsisedilmiş pilekide pişer. Bir katıkla değil, pasta veya kurabiye gibi tek başına yenir. Normal ekmekten daha tuzludur. Yanında salatalık veya soğan gibi garnitürler mutlaka bulunmaktadır. Hamsili ekmeğe Lazca kapçon mçkudi, Trabzon Rumcasında ise Hapşozim adı verilir. Hamsili ekmek sade yapılacağı gibi içine pazı, pırasa, lahanada atılarak lezzeti atılabilir. Hamsili ekmek, "hamsi" konulmadan yapılırsa, Doğu Trabzon'da "mertezim" olarak adlandırılır. İlkbaharda yetişen yabani tür bir soğan (adını unuttum), nane (lözme), patates (yemasi), karalahana, iç yağı (steas), mısır unu, tuz yoğurularak pileki’de yapılan bir çeşit ekmektir. Günümüzde yabani soğan bulunması zor olduğundan kullanılmamakta normal soğan ve pırasa ile yapılmaktadır

*Tüm Doğu Karadeniz sahili



KUYMAK/ MUHLAMA/ HAVİTSİ/

Laz usulü muhlama: Unu tereyağı ile yakmadan kavurun . Trabzon peynirini iyice ufaladıktan sonra ekleyip sürekli karıştırarak eritin . Peynir tamamen eriyince 1,5 su bardağı suyu yavaş yavaş karıştırarak ekleyin . Koyu muhallebi kıvamına getirin. Sıcak servis yapın.

Hemşin Usulü muhlama: Mısır Unu yerine buğday unu kullanılarak ya da ikisini birbiriyle karıştırtırılarak yapılır. Diğer yörelerin muhlamalarından farklı olarak içine yumurta kırılır, kaymaklı süt eklenir ve soğan rendelenir.

Trabzon Usulü kuymak: Çaykara civarında Havitz adı verilir. Trabzon tümü ve Giresun sahil ve Rize'nin batı sahil kesiminde yapılır. Kaşar peynirine benzeyen "Televe" peyniri değil minci (Trabzon tuzlu ve kokulu çökelek peyniri) kullanılır. Un yağla kavrulmaz. Yağ eritildikten sonra minci ilave edilir, peynir hafif eriyince yağ yanmadan su eklenir. Daha sonra mısır unu yavaş yavaş karıştıralarak eklenir. Fokurdamaya başlayınca karıştırma işlemi bırakılır ve tereyağının kuymağın üstünde birikmesi beklenir , sıcak servis yapılır.

MALEZ

Süt kabağı (Kobalets) ve süt ile yapılan bir çeşit muhallebidir. Kabak iyice pişirildikten sonra sürekli karıştırılır. Pişince yumuşayan kabağın içi kaşıkla oyularak çıkartılır ve gudalla (ahşap el mikseri) ile ezilir. Daha sonra içine sürekli süt katılarak (yarım kabağa 2 kg. süt konur)tekrar karıştırılır ve pişmeye bırakılır .Biraz tuz ve şeker (bir kg süte 2 çorba kaşığı şeker) konur. Lazcası "Kabağiş Sütli" dir. Trabzon'lular ve Laz'lar tarafından yapılır daha batıda ve Hemşinlilerde bilinmez. Bununla birlikte "malez" lapa anlamında Rize Hemşinde kullanılır ama ineklere verilen yal kabındaki sebze karışımının adıdır.

TURŞİ KAVURMA

Fasülye turşusu ince doğranır. Bu arada bir tencerede bol soğan, teryağı (yada sıvı yağ) ile kavrulur. Üzerine turşu eklenir isteğe göre salça da eklenebilir. Turzu zaten acı olduğundan ayrıca acı ilave edilmez. Lazcası "turşi tahaneyi". Tüm Doğu Karadeniz'de yapılır.

TAZE FASULYE

Zeytin yağlı taze fasülye bilinen yöntemlerle pişirilir. Laz bölgesinde ceviz ve sarmısak öğütülerek yemeğin içine dökülür. kirza ile fasülye ile birlikte ezilir. Çok bulamaç haline getirilmez. "katsakuyi" adı verilen acı siyah erik marmelatından çok az miktarda mayhoşluk versin diye ilave edilir. Lazlar bu yemeğe "qvaneyi" adını verirler.

LAZ BÖREĞİ (BUREĞİ)

Elde açılmış üç yufka tepsiye serilir. Bu arada üzerine dökülecek muhallebisi hazırlanır. Muhallebide 1 kg süte 100 gr. buğdayunu, 2 yumurta, yarım kilo şeker kullanılır. Muhallebi kıvama gelince üç kat yufkanın üzerine boca edilir. Muhallebinin üzerine kızgın tereyağı dökülür. Teryağının üzerine ise karabiber serpilir. En üste 4 yufka daha örtülüp, fırına verilir. Çıkınca üzerini ıslatacak kadar şerbet gezdirilir. Laz bölgesinde yapılır.

ACİKA

Acika daha çok kahvaltıda bazen de kuru fasulye gibi yemeklerin yanında yenilen ve ana maddesi "kinzi" adı verilen maydonoza, kişniş otuna benzeyen kokulu yöreesel bir ottur. Fındık veya ceviz öğütülür, içine kinzi, acı biber ve bol sarmısak ilave edilir. Ezilerek birbirine karıştırılarak yenilmeye hazır hale geitirilir. Bu karışım eskiden "gobi" denilen ağaçtan yapılmış çukur çanak içinde taşla dövülerek ezilirmiş. Hopa ciavrında yapılan bir Laz yemeğidir.

FASÜLYE KAYGANASİ

Fasülyeler temizlenip, haşlanıp süzüldükten sonra börek tavasında önlü arkalı yumurtayla kızartlır. *Tüm Karadeniz.

FASÜLYE EZMESİ (PATİTÇ ÇİHLOMA)*

Fasülye pişirilir, koballe ezilir. İçine sarmısak ve tuz konulur. *Trabzon

BEZİRGENAŞ

Karadeniz köylüsünün hazırlanması kolay aperatif yemekleridir. Bayatlamış mısır ekmeği atılıp ziyan olmaması için yapılır. İki çeşittir: 1- Peynir, yağ ve bayat mısır ekmeği muhlama gibi pişirilir. 2- Fasülye (patitç) turşisi yağda kavrulur üzerine mısır ekmeği doğranır.* Trabzon

ZMİLANÇ (MERÜLCEN)

Böğürtlene benzeyen yabani bir bitkinin yumuşak kiremit reknli yumuşak dikenidir. Çocuklar tarafından çiğken bile yenilir. Olduğu gibi pişirilebileceği gibi turşusu yapılıp soğanlada kavrulabilir. Mıhlaması, soğan veya pırasayla kavurması yapılır. Trabzon'da "Zmilanç", Ordu civarında "merülcen" adı verilir. Ordu - Trabzon (dahil) arasında yapılır.

ZİLİHTA/ZIRİHTA

Buğday unu, yumurta, yoğurt ve su ile sulu hamur haline getirilirdikten sonra bir yağ kızdırılmış bir tavaya bir kaşık kaşık dökülerek kızartılır. bal veya toz şekerle yenilir. Tüm Karadeniz sahilinde yapılır.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Evvel Zaman Ev Yemekleri Lokantası




Ayder yaylasına yaptığımız haftasonu gezimiz'in en güzel anlarından biride geri dönüş yolumuzda merkezde yemek yemek için uğradığımız Evvel Zaman Lokantası oldu.Müze gibi bir yer .Eski yerleri Devlet hastanesinin paralel sokağındaymış .Şimdiki yerleri ise Meydanda sanırım Şeyh Camisiydi onun hemen yanında merkezde.. Şeyh Camii Arkası Eski Rize Evi. Telefon: 464 2122188. Telefon 2: 464 2175504. Web sitesi: www.evvelzaman.com.tr
Hamsili pilavları muhteşem.Karadaniz'e geldiğimden beri üç yemekte inanılmaz hata yaptım .Ön yargı hoş birşey değil .Birincisi Haşlama çorba ,
ikincisi balık çorbası,üçüncüsü de hamsili pilav oldu .Karadenizli değilsen insan pilav ve hamsiyi yan yana getiremiyor diye düşünüyorum .

Hata yapıyoruz inanılmazzzzzzz lezzetli ve balık kokusuda yok .Yapması meşakatliymiş .6 saat öncesinden sipariş vermeniz gerekiyor .Her zaman yapmıyorlar.Hamsili pilavla birlikte karalahana dolması ve turşu kavurma istedik ki olukça başarılıydılar.Yemek sonrası ise içinde damla sakızlı kök sahlep içtik sadece sahlep içilmeye bile gidilebilir .5 kişi 100 TL civarı hesap geldi.Keyifle masadan kalktık ve Trabzon'a doğru yola koyulduk.

Ayder Kardan Adam Festivali 3.günü 6 Şubat 2011 Pazar

Festival'in ikinci günü bizim seyahatimizin 3.günü 6 Şubat 2011 Pazar.Sabah aynı heyecanla kalktıgımda kar yağışı ile uyandım.Hava çok açık değildi ama lapa lapa kar yağışı çok etkileyiciydi. Sabah uzun uzun kahvaltı yaptık.Kahvaltı sonrası eşimle yürüyüşe çıktık .Festival alanına gidip yarışmacıların yaptığı Kardan Adamları görmeye gittik .Ödül alan kardam adamlar oldu yinede ben birinciliği eşime verdim :).


Bi tarafta kardam adamlar bi tarafta halat çekme yarışmacıları ve diğer tarafta poşet boardcular .Pazar günü cumartesi gününe göre daha kalabalıktı .Kar yağışı festival'e ayrı bir hava katmıştı .Bence festival tanıtımı konusunda zayıf kalınmış.Arkadaşımız olmasa bizim haberimiz olma ihtimali mümkün olmayacaktı .Yöresel bir festival havasındaydı ama bence haberi olsa İstanbul'dan Ankara'an İzmir'den birçok misafir gelebilirdi.Festival'in ismi çok başarılıydı ama Doğa Spor Gönüllülerinin özverileriyle yapıldığı çok belliydi .Amatör ruhla yapılmış ve Rize belediyesi biraz ilgilenseymiş Ayder'in turizm'i için de faydası olurdu.Aile olarak Karadenizli değiliz bölgeyi bilmiyoruz.Daha önce karadeniz turu da yapmadığım için bölgeyi Televizyondan yada Atlas dergisinden öteye bilmiyordum.Şimdi acısını çıkartırcasına her hafta sonunu doyasıya geçiriyorum.Çok eğlenceli ama kontrolsüz bir festivaldi .Emeği geçen herkese çok teşekkürler.

Ayder 4.KAR FESTİVALİ

Gezimizin ikinci günü yani 5 Şubat 2011 Cumartesi Festivalin başlangıç günü .Hava muhteşemdi pırıl pırıldı .gokyüzü olabildiğince mavi her yer kar altında ve etraf rengarenkdi. İnsanlar yöresel kıyafet yada değişik şekilde bağladıkları başlıkları ile muhteşem gözüküyorlardı .Karadeniz kültüründen etkilenmeye başladığı söyleyebilirim.Eşimin Mecburi hizmeti dolayısı ile burdayız .Mecburi olması sebebiyle  direnç göstersem de acaip hoşuma gitmeye başladı .                        

Çoçukluğumda kar yağması beklenen günlerde sabahı zor ederdim.
Heyecanla camdan dışarı  bakardım .Kar yağmış mı , okullar tatil mi? , Kar topu oynayabilecek miyiz? heyecanı hissettim diyebilirim .Sabah uyandığımda hemen kafamı yataktan kalırıp pencereye yöneldim. Penceremizden baktığımda pırıl pırıl bır hava ,masmavi bir gökyüzü alabildiğince beyaz bir örtü gözüküyordu.Sevinçle kahvaltıya inip kendimizi dışarı attık :).



Festivalin yapıldığı  alana gittiğimizde panayır havası vardı .Her yerde horon tepenler yada çekenler bölgeye göre bu kavram yer değiştiriyor :). Meşhur Rize kavurması,Döner  satan tezgahlar , mis kokulu çaylar ,meşrubatlar her şey bir arada .Organizasyon kadar katılan insanların enerjisi de festivali doyumsuz kıldı diyebilirim.Karadeniz insanın enerjisine hayranım . Kadın erkek bir arada çoşkuyla  el ele horonlarını oynadı hatta biz bile zaman zaman aralarına girip eşlik etmeye çalıştık..İki gün boyunca alkol'ünde olduğu ortamda hiçbir tadsız olaya şahit olmadım.şahit olduğumuz  olaylar genelde kontrolü sağlanamayan cisimlerle tepeden aşağıya kayan ve etrafa saçılırcasına kendine ve o ortamda bulunan insanlara zarar verenler oldu. Cisimler diyorum çünkü araba lastiklerinin içleri şambrel denen iç lastikler, yazın denizde  kullandığımız deniz botları,poşetler ve buna benzer cisimler ile kayanlar ile doluydu .Festivale Cimilli İbo , Yasemin gibi yöresel sanatçılarda renk kattı .Yarın yarışmalar yapılacak :)

Evvel Zaman Ev Yemekleri Lokantası Resimleri





Posted by Picasa


Evvel Zaman Ev Yemekleri Lokantası Resimlerinde görüldüğü üzere müze gibi gercekten insanı başka bir zamana götürüyor.

Adres : Atatürk Cad. Eski Devlet Hast. Karşısı / RİZE
Telefon : 0464 217 55 04 / 0535 548 33 63

İl: Rize
Adres: Piri Çelebi Mah. Şeyh Camii Arkası Eski Rize Evi
Telefon: 464 2122188
Telefon 2: 464 2175504
Web sitesi: www.evvelzaman.com.tr
E-posta: bilgi@evvelzaman.com.tr

6 Şubat 2011 Pazar

AYDER YAYLASI 1.gün






4 Şubat 2011 Cuma akşamı başladı gezimiz .Buluşma noktamız lezzet duraklarından birinde başladı Rize merkezde bulunan Lale Lokantasında buluştuk diğer gezgin arkadaşlarımızla.İstanbul'dan geldiler ve hep birlikte Kurufasülye - pilav ve ayran üçlemesinden sonra arabadaki yerimizi almıştık .Rize merkezden Ayder kaçkar tabelalarını izledikten sonra Çamlı hemşin girşindeki köprünün orada arabımızı bıraktık. Yol buzlanmıştı ve kar yağmaya devam ediyordu.Ayder yaylasına çıkabilmek için otel'in telefonunu verdiği Dağcı Sinan 'ı aradık .Karadeniz bölgesinin bütün kişisel özelliklerini taşıyan biriydi . Tavsiye ederim . Ayder yaylası karların altında inanılmaz güzel gözüküyor .Çok etkilendim diyebilirim. Otelimiz'in seçimi çok yerinde olmuş .Kuşpuni otel çok şirin . Butik otel formunda odalar temiz ve samimi. Girişte ortada soba kurulu ve sobanın üstünde her daim çay demli oluyor ve gelen bardağını doldurup sobanın arkasında yerini alıyor .Kedi gibi kıvrılıp şekerlemesini yapabiliyor. Kuşpuni 'nin işletmesini Türkan hanım ve Osman bey yapıyor yoğun olduğu dönemlerde Türkan hanımın Anne ve  babası yardım ediyorlar.Çok samimi bir aile. Sabah kahvatılarındaki Türkan hanımın annesinin yaptığını düşündüğümüz ev reçelleri inanılmaz lezzetliydi.Akşam için ailenin sahibi olduğu Çise restaurant oldukça yerinde bir tercih oldu.Karadeniz yemek konusunda hem lezzetli hem ucuz fiyatları ile insanı hiç üzmüyor .Alabalığı ,eti ,muhlaması  ,mezesi ,35 liği , İçeceği ile beraber 5 kişilik full bir masa 100 tl civarında bir hesap geliyor. Yemek sonrası otelimize geçerken gece vakti çok değişik manzaralar  gördük..İki kütük parçasından oluşan ateş yakılımış ve kalabalık  bir aile bi tarafta horon teperken  ,diğer tarafta poşetleri altlarına geçirmiş çocukça kayan ergenleri gördük.Görmekle kalmayıp eşimle beraber  bizde denedik .en son 20 yıl önce denemiştim çok komikti ve uzun zamandır bu kadar gülmemiştim :) iyi gecelerrr  yarın büyük gün 
 

Gezdim-Pişirdim-Yazdım Template by Ipietoon Cute Blog Design